Müteahhit Ceza ve Hukuki Sorumluluk

DEPREM SONRASI MÜTEAHHİTİN CEZAİ VE HUKUKİ SORUMLULUĞU

Av. Elif Uğurlu

Kural olarak müteahhitler “gerekli özenin gösterilmemesinden” ve “ruhsata aykırı şekilde bina inşa edilmesinden” doğan zararlardan sorumludurlar. Müteahhittin cezai ve hukuki bir sorumluluğu, ilgili binanın kurallara uygun yapılmaması halinde doğmaktadır. Müteahitin sorumluluğuna; 31869 sayılı Yapı Malzemeleri Yönetmeliği kapsamında malzemenin inşaata uygun olmaması, statiğin yanlış hesaplanması, plan ve projenin uygun olarak çizilmemesi gibi eksik veya hatalı unsurların var olması halinde gidilmektedir. Yani müteahhidin kusura dayalı sorumluluğuna gidilmektedir. İlgili binanın kurallara uygun olarak yapılması halinde deprem sebebiyle binada zarar meydana gelirse illiyet bağının kesilmesi sebebiyle, müteahhitte bir sorumluluk yüklenemeyecektir.

MÜTEAHHİTİN CEZAİ SORUMLULUĞU

Müteahhit gerekli dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu bir davranışı ile öngörülemeyecek şekilde başka bir kimsenin hayatına son vermesi halinde kastı ve illiyet bağı uyarınca “İhmalen Öldürme, Taksirle Öldürme ve Taksirle Yaralama suçları” uyarınca sorumluluğu doğabilmektedir.

İhmalen öldürme, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 83. maddesinde hükmünde düzenlenmekte olup; kişinin yükümlü olduğu belli bir icrai davranışı gerçekleştirmemesi dolayısıyla meydana gelen ölüm neticesinden sorumlu tutulması halidir. Müteahhitin, binanın yıkılmasını önleyici faaliyetlerde bulunmaktan imtina etmesi halinde ihmalen öldürme suçu oluşmaktadır.

 

Müteahhitin yalnızca dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir kusurlu davranışı ile öngörülemeyecek şekilde binada yaşayan bir kimsenin ölümüne sebep olması halinde TCK m. 85’te düzenlenene “Taksirle Öldürme” suçu oluşturmaktadır. Müteahhit gerçekleştirdiği kusurlu davranış ile bir kimsenin ölebileceğini öngörüp istememesine rağmen ölüm meydana gelmesi halinde ilgili kanun maddesi uyarınca, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, müteahhit birden fazla kişinin ölümüne veya yaralanmasına sebep olmuşsa yine aynı kanun maddesi uyarınca iki yıldan on beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

Taksirle yaralama suçu ise, TCK m. 89’da şu şekilde hüküm altına alınmıştır: ”Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

 

Önemle belirtmek gerekir ki; bu suçlarda cezai sorumluluğu saptarken, failin kasten ihmalinin olup olmadığı veya taksir niteliğinde bir kusurunun olup olmadığının belirlenmesi önemli arz etmektedir. Yıkılan binanın yapımında ya da binada daha sonra yapılan değişikliklerde kusurun derecesinin tespiti gerekmektedir. Bununla beraber eksik malzeme kullanan yani kurallara uymayan müteahhit, kaçındığı malzemenin binanın yıkımına yol açacağını bilmiyor veya öngöremiyorsa, ancak yine de bina yıkılmış ve netice gerçekleşmişe ”Taksirle Öldürme” suçu oluşacaktır. Fakat, müteahhittin, işin uzmanı olduğu düşünüldüğünde, kolonlarda az demir kullanması, düşük kalite çimento kullanması vb. durumlarında binan yıkılacağını bilmemesi düşünülemez. Bu nedenle, bilinçli taksirle öldürme suçu veya olası kast ile öldürme suçunun tartışılması gerekir.

Müteahhittin hangi suçtan cezalandırılacağına yukarda tabloda verilen sorunun cevabına göre bakmak gerekir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2020/10626 E., 2022/10721 K. sayılı ve 27.12. 2022 tarihli kararında; 

“…binanın mevcut taşıyıcı    elemanlarının donatı detaylandırmasında yetersizlikler olduğu, beton içerisinde standart dışı agregaların olduğu, malzeme kalitesinde, binanın proje ve yapım aşamasında yetersizlikler olması sonucu binanın meydana gelen deprem nedeni ile yıkılmasında, sanıklar …, … ve …’ın objektif olarak var olan dikkat ve özen yükümlülüğünü öngörebilecek ve yerine getirebilecek durumda olmalarına rağmen, İmar Kanununa, 1975 Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik hükümlerine ve dönem itibariyle bilim ve fennin gerektirdiği teknik şartlara aykırı davrandıkları, üzerlerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, mevcut sonucun gerçekleşmesinde etkili oldukları, bu nedenle meydana gelen ölümler bakımından sanıkların eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturacağı…”

 

Yargıtay’ın bu içtihadında inşa ettiği yapıda kullanması gereken beton kalitesinin altında beton kullanarak binanın çökmesine sebep olması durumunda müteahhidin bilinçli taksirle hareket ettiği kabul edilmiştir.

MÜTEAHHİTİN HUKUKİ SORUMLULUĞU

Kural olarak müteahhitlerin gerekli özeni göstermemesinden ve ruhsata aykırı şekilde bina inşa etmesinden doğan zararlardan sorumlu olacağını belirtmek gerekir. Bu kapsamda müteahhitler; kolon ve kirişlerin bağlantısında sorun olması, etiye demirinin eksik kullanılması, beton kalitesinin düşük olması, yıkanmamış deniz kumu kullanılması, kolonların gereğinden fazla kısa olması yahut ucuz işçilik gibi sebeplerle meydana gelecek tüm hasarlardan sorumlu olacaktır.

 Kural olarak müteahhitlerin gerekli özeni göstermemesinden ve ruhsata aykırı şekilde bina inşa etmesinden doğan zararlardan sorumlu olacağını belirtmek gerekir. Bu kapsamda müteahhitler; kolon ve kirişlerin bağlantısında sorun olması, etiye demirinin eksik kullanılması, beton kalitesinin düşük olması, yıkanmamış deniz kumu kullanılması, kolonların gereğinden fazla kısa olması yahut ucuz işçilik gibi sebeplerle meydana gelecek tüm hasarlardan sorumlu olacaktır.

Sorumluluğun kapsamı ise seçimlik haklara göre belirlenmektedir:

  • Kusurun Giderilmesini İsteme: Eğer deprem sonrası ortaya çıkan kusur giderilebilecek nitelikteyse arsa sahipleri, bu kusurun giderilmesini müteahhitten talep edebileceklerdir. Ancak, kusurun giderilmesi (binanın yeninden inşası gibi) aşırı bir masrafı gerektiriyorsa bu durumda arsa sahiplerinin kusurun giderilmesini talep etme hakları bulunmayacaktır. Bu durumda arsa sahipleri aşağıdaki yollardan birini tercih edebilir.
  • Bedel İadesi: Arsa sahipleri için bir diğer alternatif ise ortaya çıkan kusurdan ötürü müteahhite ödenen bedelin belirli bir oranda iade edilmesidir. Örneğin dairelerinden biri kullanılmaz hale gelen arsa sahibi, bu dairenin bedelinin iadesini talep edebilecektir yahut arsa sahibi, kusuru düzeltmek için kendi yaptığı masrafları talep edebilecektir.
  • Sözleşmeden Dönme: Eğer depremle birlikte müteahhitin işinde esaslı bir kusur ortaya çıkmışsa arsa sahibi sözleşmeden dönülmesini isteyebilecektir. Tüm binanın tümüyle yıkılması örneğinde arsa sahibi, eğer kusur bütünüyle müteahhite aitse ödediği bedeli (yahut verdiği arsa payını) iade alacak ve hatta arsadaki hafriyatın temizletilmesini dahi isteyebilecektir. Tüm bu imkanlara ilave olarak arsa sahipleri, uğradıkları zararın tazminini de isteyebileceklerdir. Örneğin sözleşmeden dönen bir arsa sahibi, garajdaki arabasının göçük altında kalmasından kaynaklanan zararının tazminini de isteyebilecektir.
    Ayrıca müteahhitlerin sorumluluğu, inşaatın arsa sahibine teslimden itibaren 5 yıl, eğer ağır bir kusur varsa 20 yıllık süre için geçerlidir. Dolayısıyla arsa sahipleri, bu sürelerin geçmesiyle birlikte müteahhitlerden herhangi bir hak talep edemeyecektir.

Saygılarımızla,
SGU HUKUK LAW & CONSULTING

tr_TR
tr_TR